DUT AĞACI'NDA UYUDUNUZ MU HİÇ?
- smmmserapozcanceli
- 15 Mar 2024
- 2 dakikada okunur
Son günlerde çok sık aklıma gelen çocukluk anım var. Ben köyde çocukluğumu geçirmiş biriyim. Ve bundan son derece mutluyum. Babamın işi sebebiyle neredeyse tüm tatillerimizi köyde geçirirdik. O zamanlar televizyon, internet, telefon gibi vaktimizi harcayacak ya da oyalanacak medya araçlarımız yoktu. Oyun oynamanın, arkadaşlarla zamanı paylaşmanın tadı başkaydı. En çok ta yalnız kalmayı severdim. Ne mi yapardım yalnızken ? Doğa'yı dinlemeyi çok severdim. Ağaçlarla konuşmayı bir de!
Babaannemin bahçesinde üç büyük ağaç vardı. Dut, Erik, Ayva. Dut ağacı benim evim gibiydi. Erik ağacı beslendiğim, Ayva ise oyun oynayıp, küçük hayvanları yakalamaya çalıştığımdı. Erik ağacının daha meyveleri olgunlaşmamış haline bayılırdım. Ham erikleri koparıp bir yemem var ki sanki onlar olmuş, ben tadına vara vara yiyorum. Tabi babaannemden yediğim azarları saymıyorum.

Ayva ağacı yüksekti. Canla başla tırmanırdım üstüne. En uç dalına ulaşmak büyük zevkti. Sonra onun üzerine konan yeşil renkli böcekleri yakalar, bir de onların bacaklarına ip bağlardım. Sonrası mı? Onlara uçmayı öğretmek! (sanki bilmiyorlar) Çocukluk işte......
Ve dut ağacı, benim küçük evim. Bir dalı vardı sanki yatak gibi. Biraz eğilmiş, üstüne yastık koyabileceğiniz gibi şekli. Evet abartmıyorum, tam da öyleydi. Ne zaman sıkılsam onun üstünde bulurdum kendimi. Küçük bir yastığım vardı, onunla uzanıp dalda saatlerce kuş seslerini dinler, öylece yatardım. Bazen de o kuş sesleri içinde uyumuş olurdum. Benim yokluğumu fark ettiklerinde beni orda bulurlardı. Ne güzelmiş o günler. Şimdi bu yaşta anlıyorum hepsinin değerini. Şimdi ne mi oldu onlara?
Ağaçlar tamda oldukları yerde elbette. Ama ne babaannem var ne de o bahçe o keyifli haliyle!
Uzun zaman oldu gitmeyeli ya da gidemeyeli. Çünkü sahipleri değişti. Ve sanırım ağaçların ruhları da.
O zamanki enerjileri yok. Babaannemi kaybettikten kısa süre sonra gördüm onları. Gittim yanlarına benimle konuşsunlar istedim. Öylece baktık birbirimize. Dut ağacına ben geldim dedim. Hatırladın mı beni? Üstünde beni uyutur, oynamama izin verirdin. Dallarında gezmeme hatta meyvelerini saatlerce toplamama müsaade ederdin sabırla. Tabiki hatırladı. Eskisi gibi konuşmadı, konuşamadı. Ne ben aynı bendim, ne de o aynıydı. Yıllar değiştirmiş ti bizi. Aslında çok anlatacak hikayemiz vardı. Bir gün olacak.
O bana, ben de ona tüm yaşadıklarımızı anlatıp, yine o günlere döneceğiz.....
Comments